
Animasyon ve heykel alanlarında üretimlerine devam eden sanatçı Barış Çavuşoğlu, “evim yuva” adlı sergisinde evi, korunma ve sığınma mekânı olarak sanatseverlerin karşısına getiriyor.
Çavuşoğlu, çocukluğu geçen evi “tıkır tıkır işleyen bir makine” olarak tanımlıyor ve bu ilhamla yaptığı sergi, endüstriyel tasarımın görsel dilinden yararlanan iki büyük heykelden oluşuyor. Heykeller, evi içten yeniden yapılandırarak, kendi kendini düzenleyen bir ekosistem gibi tasarlıyor ve her şeyin uyum içinde işlediği bir alanı canlandırıyor.

Mühendis anne ve baba çocuğu olan Barış Çavuşoğlu, tornalar, frezeler, matkaplar, CNC tezgahlar ve endüstriyel robotlarla iç içe geçen çocukluğunu sergisinde anlatıyor.
Sergideki sahne düzenlemesi, 90’ların banliyö yaşamına mekanik bir bakış sunuyor; bir kontrol ünitesinin çevresinde konumlanan robot kol aracılığıyla, iş ve bakımın nostaljik bir portresi çiziliyor.

Çavuşoğlu’na göre ev, gerçekten bir yuva olabilir. Ailesel bağlar, bir makinenin devreleri ve kabloları kadar temel unsurlar olsa da, bu dört duvarın ötesinde başka gerçeklikler de bulunuyor. Sanatçı bu durumu şu sözlerle anlatıyor:
“İradi olarak yapılandırılmış bu sistemin sonsuza dek sürdürülemeyeceğinin elbette farkındayım, ancak bir çocuk saflığı ile Kozmosun içindeki kendime biçtiğim rolü oynamaktan hiçbir zaman geri durmayacağım. Benim varlık nedenim de bu.”
Çavuşoğlu’nun “evim yuva” sergisi ise sanatseverleri şu sözlerle karşılıyor
“Eğer ben bir ev olsaydım, acaba nasıl bir ev olurdum? İnsanları bir ana rahmi sıcaklığı ile sarıp sarmalar, korur, kucaklardım. Bu evin alçı kaplı duvarlarından geçen kablolara sırlar fısıldar, dış dünyadan gelen iletimlerin kaotik hikâyelerinden içimde yaşayan insanları korurdum. Tüm derdim onlar için acı vermeyen bir alan yaratmak olurdu. Söz gelimi, modemin hiç takılmadığından, ocağın üzerindeki çaydanlığın asla soğumadığından her daim emin olurdum. Kötü enerjileri dışarıda tutar, güneş ışığını kocaman kocaman içeri alırdım. Pencerelerimden parlak bir dünyaya bakmak, şarkı söylemek, dans etmek, dışardaki her şeye karşı pervasız olmak isterdim. Seni izlerdim—bir zeytin ağacı gibi ağır ağır ama sabırla, ama inatla büyürken—ta ki özgürce koşma zamanın gelene kadar.”

Sergi, İstanbul’un bağımsız kültür haritasına yeni eklenen BENTA’da 25 Nisan-15 Haziran tarihleri arasında sanatseverlerle bir araya gelecek.
Haber Tekniği: Ters Piramit
Kaynak:https://t24.com.tr/haber/sanatci-baris-cavusoglu-ndan-evim-yuva-sergisi,1241719